Faiz Vade Farkı ve Kredi Sistemiyle İlgili Sorular


Sayfa Başlıkları

★★★

Bu bölüm çok önemli çünkü Allah faiz dışında hiç bir günah için "Allah ve peygambere savaş açmıştır" dememiştir. Bugünkü ekonomik sistemimizde faizin olmadığı yer yok. Faizin alternatifi katılım bankaları var ama bugün faiz o bankalarda bile kullanılır olmuş durumda. İnsanların ev, araba ya da iş kurma istekleri kınanacak değil ama farkında olmayanlar bu geçici dünyada bir şeyler elde etmek için faizli sisteme giriyorlar. Eğer müslümansan bugün düzen kredi faiz üzerine kurulu diye bu düzene uyamazsın. Allah'ın düzenine uyumak zorundasın, zaten imtihanın amacı da bu. Bu dünyada ekonomik krizler, hastalıklar, açlık, korkular vesaire hiç bir zaman bitmeyecek. Bunlar imtihanın bir parçası. Bütün bunlarda şartlar ne olursa olsun Allah'ın baktığı şey, Allah'ım emir ve yasaklarına uyuyor musun? Allah'ı mı tercih ediyorsun dünyayı mı? "Efendim bizim evimiz olmasın, biz araba almayalım mı?" Faizsiz bir sistem varsa alırsın ama faizli kredi ile ev araba veya başka bir şey aldığın zaman Allah katında bir kıymetin olmuyor. Allah bir tek faiz yasağını dinlemeyenlerin Kendisine savaş açtığını söylüyor. Başka hiç bir günah Allah'a savaş açmak demek değil. Bu bir şeyler ifade ediyor olmalı.

Para Satılır Mı?

Faiz konusunda yapılan en büyük tartışma “bir malı altı ay vadeli satıyorsun da parayı neden altı ay vadeli satamıyorsun?” İkisinin aynı şey olduğunu söylüyorlar. Müslümanları bağlayan ayetlerdir. Ayette Allah alım-satımı helâl, faizli işlemi haram kılmıştır diyor.

Bakara

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

275.Faiz yiyenler, şeytanın aklını çeldiği[*] kimsenin tavrından farklı tavır göstermezler. Bu (şeytanca tavır) onların “Alım-satım, tıpkı faizli işlem gibidir.” demeleridir. Allah, alım-satımı helâl, faizli işlemi haram kılmıştır. Kime Sahibinden (Rabbinden) bir öğüt ulaşır da faiz almayı bırakırsa, önceden aldıkları kendine kalır. Onun işi Allah’a aittir. Kim de devam ederse, onlar cehennem ahalisidir, orada ölümsüz olarak kalacaklardır.

Allah’a iman Allah’ın emir ve yasaklarına güvenmek demektir. Allah alım satımla faizli işlemi ayırdıysa artık “parayı neden altı ay vadeli satamıyorsun” diyemezsin.

Faiz Nedir?

Faizin çok basit bir tanımı var; faiz borçtan elde edilen gelirdir. Birine altı ay sonra ödemek üzere borç verdiğinde, altı ay sonra verdiğinden isterse 0,000001 Lira fazla para al, aldığın fazlalık faizdir.

Vade Farkı Nedir?

Deterjan aldığımızı düşünelim. Küçük bakkaldaki fiyatıyla büyük marketlerdeki fiyatı aynı mı? Aynı deterjana sorduğun her yerde farklı fiyat verebilirler. Yazlık yerlerdeki marketlerde deterjanlar daha pahalı satılıyor. Neden? Genelde sitelerde bir tane market olr çünkü. Fiyatı kendisi belirliyor. Yazlığın olduğu merkezlerde ise bir birine yakın bir kaç kaç tane büyük market olur. Orada deterjanlar sitedeki marketten yüzde otuz daha ucuz olabilir. Merkezde oluşan piyasayla sitedeki markette oluşan piyasa aynı değil. Ege’de, Akdeniz’de turistik yerlerin şehrine göre aynı deterjan çok daha pahalıya satılıyor. Sonra 1 deterjanın fiyatıyla 1000 tanesinin fiyatı aynı mı? Değil. Toptancıdan 1000 tane deterjan alırsam piyasada satılanların çok altına alabilirim. Üstelik 1000 deterjanı toptancıdan peşin fiyatına alırsam fiyatı farklı olur, altı ay vadeli alırsam farklı olur. O zaman demek ki bir malın değeri, bulunduğu bölgede oluşan piyasaya, toptan veya parakende satışına göre değişiyor. Diyelim 1000 tane deterjanı altı ay vadeli aldım, altı ay sonra 1000 deterjanı aldığım yere geri versem olur mu? Satan kişi bunu kabul etmez çünkü bana 1000 deterjan borç vermedi, parasını ister. Buna ticaret deniyor. Peki üzerinde 100 TL yazan kağıt paranın değeri ülkenin neresine gidersen git değişiyor mu? Değişmiyor. 100 TL’yi hangi bankadan çekersen çek hepsinin değeri aynıdır. Birine 100 TL borç verdiğinde ticaret yapmıyorsun. Ayette söylenen alım satımla borç vermenin farkı bu. Verdiğine karşılık aldığın her fazlalık faiz oluyor.

Bankaların Zararlı Yönü

Elindeki parayla ticaret yapmak yerine bankalara faiz almak için yatırmak piyasada serbest dolaşan parayı bankaya hapsetmek demek. Bankalar ihtiyaç sahibine kredi veriyor diyebilirsin. Doğru ama kimlere hangi şartlarda kredi veriyorlar. Kefil ve teminat istiyor ve ne alıyorsan borcun bitene kadar bankanın malı oluyor. Herkesin teminatı, kefili var mı? Yok. Halbuki faize konan bu parayla ticaret yapılıyor olsaydı, para bankada durmak yerine elde edilen karla çalışanlara maaş olarak dönecek oradan da mal ve hizmet piyasasına girmiş olacaktı. Piyasada sürekli para akışı olacaktı. Bunun yerine bankaya faize konduğunda para piyasadan çekiliyor, sınırlı insanın, sınırlı sürede kullanacağı banka kredisine dönüyor.

Kredinin diğer zararı on senelik emlak kredisi çektin diyelim, dokuz sene öde, dokuzuncu sene işlerin bozulsun, borcunu ödeyemezsen yapabileceğin tek şey dokuz sene kredisini ödediğin evi satışa çıkarmak, iyi bir paraya satıp, bankaya olan borcunu kapatmak. Sonuç dokuz sene ev sahibi olmak için borç ödedin ama ev sahibi olamadın. Allah’ın düzeninde Bakara iki yüz sekseninci ayette borçlu darlık içinde ise, rahata çıkıncaya kadar beklemek gerekir deniyor. Allah’ın düzenine uymazsan, insanları faize sokarsan, sonra da bir ay borçlarını ödeyemedi diye her şeylerini sattırırsan ekonomik krizden kurtulmazsın. Piyasanın durumu uzun zamandır böyle. Esnaf, çiftçi, iş adamı vs aldığı krediyi ödeyemiyor. Allah Bakara iki yüz yetmiş altıda Allah, faizli işleri dara sokar, sadakaları/zekâtı büyüme aracı yapar diyor. Eğer imanın varsa bu ayetten ekonomik krizler neden oluyor görebilirsin.

Katılım Bankalarının Faize Girmesi

Katılım bankalarıyla faize girmeden ev, araba vs alma imkanı vardı. Katlım bankaları ticaret yapmak üzere kurulmuş kurumlardı. Onlar bir evi Leasing yöntemiyle, finansal kiralama artı satış yaparak insanları faize sokmadan ihtiyaçlarını karşılayabilirdi. Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü 2005 yılında Ak Parti Katılım bankalarına yüzde yüz faizli işlem yapma izni veren yasa çıkardı. 2005’ten beri Katılım bankaları da faizli işlem yapar hale geldi. Artık ticaret yapmak yerine faizli işlem yapma hakları olduğu için yapılan işlemlerin faiz mi değil mi çok iyi incelemek gerekir.

Müslümanların Allah’a Savaş Açması

Katılım bankalarının en büyük problemi gecikmiş alacaklarına karşılık ne yapacaklarını bulamamış olmalarıydı. Müslümanların bir kısmı Katılım bankalarından aldıkları borca sadık kalmamış. Borç alıp sonra zamanında ödemeyenler olmuş. Bankalar da bu borcu nasıl yapılandıracaklarını bir türlü bulamamışlar ta ki 2005’e kadar. 2005’te bu problemi bir toplantıda konuştular. Toplantıya Katılım bankaları müdürleri ve fetva vermek üzere Hayrettin Karaman, Nureddin Can, Halil Günenç ve Abdülaziz Bayındır katıldı. Abdülaziz Bayındır hoca dışında diğer üç hoca Katılım bankalarının gecikme faizine fetva verdiler. Bu üç hocanın fetvası ve Ak Parti’nin 2005’te çıkardığı yasalarla Katılım bankaları faizli işlem yapar hale geldi. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Müslüman bir Parti Müslüman hocalarla Allah’a savaş açtı demek.

Bakara

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

278. Ey inanıp güvenenler, Allah’tan çekinerek korunun! O’na gerçekten güveniyorsanız, kalan faiz alacaklarınızdan vazgeçin!

279. Eğer vazgeçmezseniz, Allah’a yani Allah’ın kitabına karşı savaşta olduğunuzu bilin. Tevbe ederseniz (hatanızdan tam olarak dönerseniz), ana mallarınız sizindir; böylece ne haksızlık edersiniz ne de haksızlığa uğrarsınız.

Zaruret Faize Gerekçe Midir?

Katılım bankaları yüzde yüz faizli işlem yapabilecek hale gelince faizli kredi vermenin de fetvası bulundu. Hayrettin Karaman ev, araba, uçak, füze, denizaltı zarurettir gerekirse bunları almak için faizli kredi kullanılabilir fetvası verdi. Bilerek ev ve arabanın yanında uçak, füze, denizaltıyı da ekledim. Hayrettin Karaman’ın zaruretin faizi caiz yaptığına dair açıklamasını göstereyim, uçak, füze, denizaltıya geleceğim.

Hayrettin Karaman'ın Fetvası

Önce Mecelle’nin 32. maddesi ile Suyûtî’nin el-Eşbâh ve’n-Nezâir isimli kitabında geçen kaideyi hatırlatıyorum. Bu iki kaynak, açık ve kesin bir ifade ile “Hâcet (ihtiyaç), umûmi olsun, husûsi olsun zarûret sayılır” diyor. Aynı ifadeyi Zeynuddin İbn Nuceym’in (v. 970/1563) el-Eşbâh ve’n-Nezair isimli eserinde de görüyoruz (c. I, s. 126). Kaidede zikredilen “umûmi ihtiyaç”, amme ihtiyacı, genel ihtiyaç; “husûsi ihtiyaç” ise fertlerin, özel şahısların ihtiyacıdır. Genel ihtiyacın hem zarûret sayıldığı, hem de özel ihtiyaçtan daha önemli ve güçlü bulunduğu birçok fıkıh âlimi tarafından zikredilmiştir. Bunların başında büyük Şâfiî fakih İzzüddin b. Abdisselâm (v. 660/1262) vardır. el-Kavâ’id isimli eserinin “Ivazlı akitlerle ilgili kaidelerin istisnaları” bahsinde şöyle diyor: “Haram yeryüzüne öyle yayılsa ki, artık helâl bulunamaz hale gelse, ihtiyaç kadar haramı kullanmak, bundan faydalanmak caiz olur. Bu durumda haramdan faydalanmak, zarûret hallerine bağlı değildir; çünkü haramdan faydalanmak zarûrete bağlı kılınırsa giderek Müslümanlar zayıflar, düşmanlar İslâm topraklarını istilâ ederler, insanlar, amme menfaatini ayakta tutan zanâat ve meslekleri yapamaz hale gelirler. Bu durumda haram maldan, ihtiyacın ötesinde -lüks ve refah seviyesinde- istifade edilemez, ama ihtiyaç kadar istifade edilebilir.

Sen “Hâcet (ihtiyaç), umûmi olsun, husûsi olsun zarûret sayılır” diye fetva verir, ev araba ihtiyaçtır dersen bir başkası kendisi için uçağın, bir başkası da füzenin, denizaltının kendisi için zaruret olduğunu söyleyebilir. O zaman kim neyi almak istiyorsa zaruret sınıfına sokar faizli kredi çeker.

Kur’an’daki Zaruret Nedir?

Allah yenmesi yasak olan yiyecekleri saymış, bunlardan eğer açlıktan ölme durumu söz konusuysa "ölmeyecek kadar yiyebilirsin" izni vermiş.

Bakara

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

172. Ey iman edenler, size rızık olarak verdiklerimin temizlerinden yiyin. Allah’a şükredin, eğer yalnız O’na kul iseniz!..

173. Allah size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası (putları) adına kesileni haram etmişti. Ama kim mecbur olur da istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz Allah; çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Sadece domuz veya bir put’a adanmış kurbandan başka yiyecek olayan yerde olursan, yakın zamanda bu durum düzelmeyecekse, o zaman domuzdan ve put’a adanmış kurbandan hayatta kalacak, ölmeyecek kadar yeme iznin var. Müslümanlar bu izni ev, araba almak için faizli kredi almaya uyarlamış. Bir yerde zaruretin ne olduğunu anlatan, ölüm kalım meselesi ve domuz eti diğer yerde evi arabayı zaruret şartlarına sokup faizli krediyi helal yapma var. Hayrettin Karaman’ın geçmiş ulemadan alıntı yaparak "ev, araba, vs zarurettir, ihtiyaç halinde faizli kredi alınabilir” fetvasının özeti bu. Eğer Müslümansan Hayretin Karaman ve onun gibilerin verdiği fetvalara uymazsın. “Yok arkadaş Müslüman hocalar fetva verdiğine göre ben ev araba alırım” dersen Ateş’teki yerine hazırlan. Hayrettin hocayla beraber yanarsın. Hayretin hoca’nın ve benzerlerinin fetvası Allah ile aldatmaktır.

Fatır

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

5. Ey insanlar! Şüphesiz ki, Allah‘ın sözü gerçektir. Dünya hayatında aldanmayın/dünya hayatı sizi aldatmasın. Ve sakın, o aldatıcı sizi Allah ile/Allah adına aldatmasın.

Allah bu dünyanın geçici olduğunu, buraya aldanmamamızı söylüyor.

Al-i İmran

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

14. Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma (serbest dolaşan) atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler, insanlara süslü göründü. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır.

 

15. De ki: “Size onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır”. Allah kullarını hakkıyla görendir.  

Ticaret Ve Borç Vermenin Farkı

Ayetteki "Allah’a karşı gelmekten sakınanlar" faizli krediye girmeyenlerdir. Başta da bahsettim; Müslümanlar katılım bankalarından finansal kiralama artı satış - Leasing’le faize girmeden ev, araba, uçak, füze, denizaltı alabilir. Bunun dışında da yollar var. Başta bahsettiğim vadeli satış. Bir müteahhit bir evi 200.000 liraya mal edip 10 yıl vadeli 250.000 liraya satabilir. Bir başka müteahhit bir evi 180.000 liraya mal edip 10 yıl vadeli 230.000 liraya satabilir. Evin içinde kullandığı malzemeye göre evin fiyatı artar veya azalır. Bir müteahhit kaba inşaat halindeki evi 50.000 liraya satabilir ama bu sefer vade yok, peşin. Bununla beraber evin bulunduğu semte göre de evin fiyatı artar veya azalır. Mesela bir insan yazlığını 400.000 liraya satışa çıkardığını düşün. Eve 400.000 lira dedin diye evin fiyatı 400.000 lira olacak diye bir şey söz konusu değildir. Alt ay boyunca satılmazsa indirim yaparsın, diyelim ara ara indirim yaparak ki 360.000 liraya kadar indirdin, o gün ev satılabilir. Piyasadaki değerini bulmuş olur. Bir arabanın aynı modelinin on yaşındaki fiyatı başka, iki yaşındaki fiyatı başka, sıfırın fiyatı başkadır. Bunlar piyasada oluşan fiyatlardır. On yaşındaki bir arabayı piyasanın üstündeki bir fiyata satamazsın. Kimse almaz. Ancak kandırırsan piyasanın üstünde fiyata satabilirsin. Vadeli satışta para veriyorsun ev alıyorsun. İki farklı değer değiştiriyorsun. Buna ticaret deniyor. Bankadan kredi aldığında da para veriyorsun ev, araba vs alıyorsun ama borcun evi satanlara değil, bankaya. Para aldın para veriyorsun. Bu ticaret değil. 100.000 lirayı 110.000 veya 90.000 liraya satabilir misin? Para satılır mı ki paraya vade farkı koyasın? Bunu anlayamayanlar ne diyor; "sen bir malı altı ay vadeli satıyorsan parayı da altı ay vadeli borç verdiğinde, aldığın fazlalık ticaret gibidir." Borç aldığında kağıdın üstünde yazan neyse aldığın borç o kadardır. Buna ilave ettiğin her kuruş faizdir vade farkı değildir. Faiz borçtan elde edilen gelirdir. Allah birine helal diğerine haram demiş. Bakara 275-281. ayetlere bakarsan helal yolu, ulemanın yorumlarına, çarpıtmalarına bakarsan haram yolu görürsün. Helal yol varken neden Allah’a savaş açmak anlamına gelen faize girelim ki?

Allah İnsanları Bilgi İmtihanından Geçirmez

Müslümansan Allah'ın herkesi ağır bir imtihandan geçireceğini duymuşsundur. İmtihan demek hastalıktan, kazadan, beladan vs sürünmek demek değildir. İmtihan, şartlar ne olursa olsun Allah'a güvenmek ve sabretmektir. Allah insanları bilgi imtihanından geçirmez.Bu cümleyi unutma. Allah'ın baktığı şey, şartlar ne olursa olsun "inandım" dediğin Allah'ı unutacak mısın ya da yerine başka bir şey koyacak mısın? Mesela "ben Allah'a kurban olayım, O bizim her şeyimiz" diyen biri, ev almaya kalktığında, aklına gelen ilk şey faizli kredi olup kredi çekiyor mu çekmiyor mu? Kredi çeken imtihanı kaybetmiş demektir. "Allah ne diyorsa o" diyebiliyor musun? İmtihanı kazananlar onlar oluyor.

Faizi Yasaklayan Ayetler

Bakara

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

275.Faiz yiyenler, şeytanın aklını çeldiği[*] kimsenin tavrından farklı tavır göstermezler. Bu (şeytanca tavır) onların “Alım-satım, tıpkı faizli işlem gibidir.” demeleridir. Allah, alım-satımı helâl, faizli işlemi haram kılmıştır. Kime Sahibinden (Rabbinden) bir öğüt ulaşır da faiz almayı bırakırsa, önceden aldıkları kendine kalır. Onun işi Allah’a aittir. Kim de devam ederse, onlar cehennem ahalisidir, orada ölümsüz olarak kalacaklardır.

[*] Ayette geçen, tehabbut تخبط, “takılıp aklını çelme ve aklını bozma” anlamlarına da gelir (Lisân, Tâc’l-arûs).

276.Allah, faizli işleri dara sokar, sadakaları/zekâtı büyüme aracı yapar[*] Allah, âyetleri görmezlik eden suçluların hiçbirini sevmez.

[*] Faiz, ekonomiyi daraltır, zekât geliştirir. “İnsanların malları içinde artsın diye faize verdiğiniz şey (borç) Allah’ın yanında artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince; kat kat artıranlar zekât verenlerdir. (Rum 30/39)

278.Ey inanıp güvenenler, Allah’tan çekinerek korunun! O’na gerçekten güveniyorsanız, kalan faiz alacaklarınızdan vazgeçin![*]

[*] Allah'ın elçisi Veda Hutbesinde şöyle demiştir: “Cahiliye faizi kaldırılmıştır. Kaldırdığım İlk faiz, bizim faizimiz, Abbas b. Abdulmuttalib’in faizidir. Onun tamamı kaldırılmıştır.”(Ebû Dâvûd, Menâsik, 57,h. 1905)

279.Eğer vazgeçmezseniz, Allah’a yani Allah’ın kitabına[*1] karşı savaşta olduğunuzu bilin. Tevbe ederseniz (hatanızdan tam olarak dönerseniz), ana mallarınız sizindir[*2]; böylece ne haksızlık edersiniz ne de haksızlığa uğrarsınız.

[*1] Resul (رسول), “gönderilen”demektir. Bir bilgiyi iletmek için gönderilen elçiye resul dendiği gibi onunla gönderilen bilgiye de resul denir (Müfredat). Kur’an’daki resul kelimeleri ya elçi ya da Allah’ın Kitabı anlamındadır. Elçi ölümlü, Kitap kalıcıdır. Allah Teâlâ şöyle demiştir: “Muhammed sadece elçidir. Ondan önce de elçiler geldi. O ölse veya öldürülse, gerisin geri mi döneceksiniz?” (Al-i İmran 3/144) Artık aramızdaki resul, Kur’an olduğu için bu gibi âyetlerde kelimeye başka anlam verilemez.

[*2] Ana malın yani borç olarak verilen şeyin üstündeki her fazlalık faizdir.

280.Borçlu darlık içinde ise, rahata çıkıncaya kadar beklemek gerekir. Alacağınızı sadakaya/zekâta[*] saymanız, sizin için daha hayırlıdır. Bunu bir bilseydiniz!

[*] (Tevbe 9/60.) âyette sadaka, zekât anlamında kullanılmış ve borçlular zekât alanlardan sayılmışlardır.

281.Allah’ın huzuruna çıkarılacağınız o günden çekinip korunun. Sonra herkese kazandığı tam olarak verilecek ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır.

Leasing Yöntemiyle Nasıl Ev Alınır?

Finans Kurumlarından Vadeli Araba Alır mı?