iskender Evrenesoğlu'na İndirilen Kitap !!!


Hayattayken ruhunu Allah'a ulaştırmak diye bir şeyi icad eden İskender Evrenesoğlu'dur. Tahmininden çok fazla kişi bu insana mürşidi kâmil diye bağlanmış, yurt içinde ve yurt dışında televizyondan, konferanslarından sohbetlerini takip ediyor. İşin ilginci kendisinin Allah'ın resulü olduğunu ama peygamberi olmadığını söylüyor. Kur'an'ı kerimde peygamber kelimesi geçmez. Allah ya resul der ya nebi der. Buna göre İskender Evrenesoğlu kendisini ne görüyor bilemem ama gördüğü şey doğru değildir. Beni şaşırtan; bir insanın kendisini resul ilan etmesi değil bunu ilan edenin peşinden gidilmesi. Yaşar Nuri Öztürk Ceviz Kabuğu programında bu adamın kendisine vahyolunduğu iddia ettiği kitabı göstermişti. Alttaki kendisine vahyolunduğunu iddia ettiği kitabın ayet diye nitelediği sözler. Sure dediği şeyin adı anlaşmazlık suresi

1 - Onlara aralarındaki anlaşmazlıkları halletmelerini söyle, hepsiyle ayrı ayrı toplantı tertip et. Sonra Demirel, Erbakan, Türkeş ve Feyzioğlu kullarımızla toplan. Önce, evvelden ittiba etmiş olan Zeki kulumuzu al, sonra Tahsin ve Soner kullarımız ittiba edecekler. Erbakan da ittiba edecek.

İskender Evrenesoğlu “bana kitap yazdırıldı” diyor ve kitabı gösteriyor, “işte bana Allah’ın yazdırdığı kitap bu” diyor ve binlerce insan bu adamın peşinden gidiyor, bu nasıl oluyor? Peygamberimiz hatemül enbiyadır, nebilerin sonuncusu demek. Nebi Allah’tan vahiy alan peygambere deniyor.

Ahzab
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Rasûlü ve Nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilir.

Düşün ki bu ayet Kur'an'da olduğu halde millet kendisine kitap yazdırıldığını iddia eden birinin peşinden gidiyor. Üstelik bu adam her gün televizyonda kendince dersler yapıyor, kendisine ait televizyon kanalı var. Üstteki ayet olduğu gibi alttaki ayette ortada gizli saklı değil.

bakara
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

79. Yazıklar olsun o kimselere ki, kitabı elleriyle yazarlar, sonra da onu az bir değere/karşılığa değişmek için; “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü, onların haline! Vay kazandıklarından dolayı, onların haline!

İskender Evrenesoğlu Ve Etrafındakilere Uyarı

İskender Evrenesoğlu'nun Ayetlerde Yaptığı Tahrif

İskender Evrenesoğlu da “bir mürşide bağlanmadan Allah’a ulaşamazsın” diyenlerden. Bu biraz daha detaylı tarif vermiş, "iki rekat hacet namazı kılacaksın ve yatıp uyuyacaksın, Allah sana rüyanda mürşidini gösterecek" diyor. Bir mürşide bağlanmak lazım sözü nelere mâl oluyor. Bu adam uydu üzerinden telekonferansla dersler yapıyor, insanlar deli gibi bu adamı takip ediyor. Özellikle "mürşide ulaşma" konulu konferans yapmış. Böyle bir video paylaşıp okuyana zulüm yapmayacağım ama o konferansının metninden bir bölüm aldım, oku bak bir mürşide bağlanmak nasıl oluyormuş. Mihr vakfı mürşide ulaşma soru cevap.pdf

Ayette yaptığı tahrifatı fark ettin mi?

(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).

Dileme diye çevrilen fiilin şae fiili olduğunu daha önce görmüştük. Kur'an'da dileme diye bir şey yok, çalışıp gayret gösterme var. Allah’ ulaşmak için çalışan gayret göstereni Allah doğru yola iletiyor. İstersen soldaki menüden "Allah Dilediğini Saptırıp Dilediğini Doğru Yola Mı Getirir?" bölümüne bakabilirsin.

"Ruhunu hayatta iken ulaştırıyormuş" gördün mü? Bu ayette yaptığı tahriftir. Kendi uydurduğu dini doğru göstermek için ayetleri kendi dinine göre yorumluyor. Bu tahrifi yapanlar ateşin içinde olacak.

Fussilet
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

40. Ayetlerimizi; anlam olarak saptıran/tahrife yeltenen kimseler, Bize gizli kalmazlar. Ateşin içine atılan kimse mi daha hayırlıdır? Yoksa kıyamet günü, emniyet içinde gelen kimse mi? Yapmayı düşündüğünüz şeyleri yapın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı görmektedir.

Birisi konferansta anlattığı bu hacet namazını kılmış ama rüyasında mürşidini görememiş, sormuş acaba neden göremedim diye. Cevaba bak, ayetleri nasıl kendilerine göre yorumlamış, kendi fikirlerini parantezler içine yazıyorlar. İnsan aklını kullansa, biraz düşünse bu yazının ne kadar komik olduğunu anlar ve bu insanları takip etmez.hacet_namazı_kıldım_mürşimi_göremedim

Alttaki ayet okuduğun yazıdaki ayetlerden biri ve insanın Allah ile baş başa olduğunu gösteren ayetlerden biri. Allah sabır ve namazla sadece Allah’a yönel ve istekte bulun diyor. Buradaki olay sadece Allah’tan istendiğidir. Bu ayeti Allah ile aralarına birini sokmak için tahrif etmiş.

2 / BAKARA - 45 : (Allah'tan) sabırla ve namazla istiane (yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah'a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

eğer henüz huşu sahibi değilseniz, çok zorlanırsınız. Allah yukarıda öyle demiş. Bu ağır bir iştir demiş. Ama huşu sahibi iseniz çok kolaydır.

Parantez içindeki tahrifi görüyorsun değil mi? (hacet namazı ile Allah'a ulaştıracak mürşidini sormak) Bu Kur'an'ı Allah indirip Allah açıklamıştı değil mi, sebebi de başkasına kul olmayalım diye.

Hud
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

1. Elif, Lâm, Râ. (Bu), Ayetleri sağlamlaştırılmış bir kitaptır! Sonra da hakîm olan ve herşeyin iç yüzünü bilen (Allah) tarafından açıklanmıştır.

2. Ta ki; Allah’tan başkasına kul olmayasınız! (De ki:) Ben de O’ndan size bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim!

Bu ayetle anlaşılıyor ki Allah bir yerde anlattığı bir konuyu diğer yerde açıklama getiriyor. Kur'an'ın herhangi bir yerinde üste parantez içinde yazan (hacet namazı ile Allah'a ulaştıracak mürşidini sormak) ya da (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır) diye bir şey gördün mü? Görmediysen Allah böyle bir şey açıklamamıştır. Ateşe karşı acaba ne kadar dayanıklı bu insanlar?

Ben birilerinin kalkıp “bir mürşide bağlanman lazım ayrıca şunları yapman lazım" sözlerine şaşırmıyorum ama bunlara uyanlara çok şaşırıyorum. Şu elimizdeki Kur'an'a uymak varken neden insanlar ayetleri tahrif eden kula kulluk ederler gerçekten anlamıyorum. İskender Evrenesoğlu’un yaptığı tarife göre hacet namazı kılıp rüyasında mürşit göreceğini sanan kula kulluk ediyor demektir çünkü bu ayetler bu anlamda değiller.

Şöyle düşün sen bir kitap yazmış olsan senin kitabını birileri okusa sonra bu kitapta ne var ne yok diye anlatması için seni değil de okuyanlardan birini çağırsalar “anlat bakalım bu kitap nelerden bahsediyor” deseler canın sıkılmaz mı? “Kitabı yazan benim ama kitabı başkasına soruyorlar” dersin değil mi? Herkes böyle söyler. Şimdi Kur'an'ı düşünelim, Allah diyor ki “bu Kur'an' hükümler içeren bir kitaptır o yüzden açıklamasını Ben yaptım.”

Hud
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

1. Elif, Lâm, Râ. (Bu), Ayetleri sağlamlaştırılmış bir kitaptır! Sonra da hakîm olan ve herşeyin iç yüzünü bilen (Allah) tarafından açıklanmıştır.

2. Ta ki; Allah’tan başkasına kul olmayasınız! (De ki:) Ben de O’ndan size bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim!

Ayetteki “sağlamlaştırılmış” diye çevrilen kelime “muhkem” kelimesi. Muhkem sözlükte "sağlam, esaslı ve dayanıklı" anlamına gelen, terim olarak, manası kolaylıkla anlaşılan, haricî bir yoruma ihtiyaç göstermeyen ve tek anlamı olan, ne anlama geldiği, ne anlatmak istediği ilk bakışta anlaşılan, manası açık ve net olan, niteliği ve içeriği (seçikliği ve açıklığı) belli olan Kur'ân'ın sarih lafızlarına ve âyetlerine denir. Bu muhkem ayetler Hakîm ve Habîr tarafından açıklanmış. Hakîm her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen, Habîr her şeyden, her şeyin en ince hallerinden haberdar olan demek. Bu sıfatlara sahip Allah bu muhkem ayetleri Kendisi açıkladığını söylüyor. Bir başka ayet.

Fussilet
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

1. Ha, Mim.

2. (Bu Kur’an); Rahmân ve Rahîm'den indirilmiştir.

3. (Araştıran, okuyan, düşünen, öğrenmek isteyen); Bilgili toplum olmaya çalışanlar için ayetleri, (bağıntılı ayetleriyle çelişkisiz biçimde) açıklanan ve Arapça okunan (okuyanların anladığı dilde indirilmiş) bir Kitap’tır.

4. Müjdeleyici ve uyarıcı olarak! Ama, onların birçoğu yüz çeviriyor. Artık işitmek istemiyorlar.

Buradan Kur'an'ının indirilişi ile ilgili ayetlere bakabilirsin. Bu ayetlerde dikkat çeken şey Kur'an'ı Allah’ın indirdiği, açıkladığı ve üzerimize düşenleri yapacaklarımız konusunda anlaşılmayacak bir yanının olmadığıdır.Kur'an'ın_indirilişi.pdf

Allah’ın indirdiği hükümleri O'ndan başka açıklayacak var mıdır? Bu senin yazdığın kitabı başkasının açıklamasına benziyor değil mi? Sen yazdığın kitabın başkası tarafından açıklanmasına razı değilken Allah bu ayet ortadayken kitabını başkalarının kendilerine göre açıklamalarından nasıl razı olsun? Allah’ın açıklamasının sebebi neymiş? Başkasına kul olmayın diye. Buradan ne demek istediğimi anlıyor olman lazım. Burada bir mürşide bağlanmayı şart koşanlar, evliya kitaplarını okutanlar bu dini öğrenmek için bunları yapıyorlar, dinledikleri sohbetlerde okudukları kitaplarda Allah’ın "Ben açıkladım" dediği açıklamalardan farklı açıklamalar dinleyip okuyorlarsa, o kitap ve sohbet sahiplerini rab edinmişler demektir. Bu benim iddiam değil ayet böyle söylüyor. başkasına kul olmayasınız ifadesi bu demek. Bir insan bunu nasıl anlar yani başkasına kul olduğunu? Benim gördüğüm anlayamıyorlar. Anlayamamalarının sebebi Kur'an'ın mesajından uzak yasamaları. Bu hadisi tekrar alayım buraya.

"Durr-ül Mensur" adlı kitabın bir yerinde şöyle deniyor: Tirmizi'nin, İbn-i Munzır'ın, İbn-i Ebu Hatem'in, Ebu Şeyh'in, İbn-i Murdeveyh'in, Beyhaki'nin ve diğer hadis dergilerinin bildirdiklerine göre, sahabilerden Adiyy b. Hatem şöyle diyor; "Bir gün Peygamberimizin yanına gitmiştim. O sırada Tevbe suresinin `Onlar Allah dışında hahamlarını ve rahiplerini ilah edindiler' cümlesi ile başlayan ayetini okuyordu. Ayeti bitirince bana dönerek şöyle buyurdu: "Gerçi onlar hahamlarına ve rahiplerine tapınıyorlar, ibadet etmiyorlar. Fakat bu din adamları kendilerine bir şeyi helal kılınca o şeyi helal sayıyorlar, buna karşılık din adamları bir şeyi yasaklayınca onu haram kabul ediyorlar."