Kur'an'ı Kerim ve Şahitlik
Big bang, genişleyen evren ve güneşin, ayın yörüngesi ile Kur'an ayetlerini gördün. Kur'an'ı herkesin kendi diliyle okuyup anlaması gerekir ki Allah’a ve peygambere şahit olabilsin. Alttaki ayetler çok önemli.
İbrahim
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)
4. Biz her Rasûlü/Elçiyi, mutlaka kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara iyice açıklasın. Bundan sonra Allah; Sapıklıkta direnen kimseyi sapıklığında bırakır, Hidayet için çalışan kimseyi de doğru yola iletir. O güçlüdür, doğru hüküm/karar verendir.
Sebe
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)
28. Biz seni bütün insanlar için ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ama, insanların birçoğu bilmek için araştırma yapmıyor.
29. Diyorlar ki: “Eğer doğru sözlüler iseniz bu tehdit ne zamanmış?”
30. De ki: “Sizin için bir gün olur ki; siz ondan, ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri alınabilirsiniz.”
Kur'an'ı Anlamak ve Şahitlik
Bu ayetlerin nasıl bir etki yaptığını görmek istersen bu dersi dinleyebilirsin.
Anlattığı olay tuhafına gitti mi? Bir insanın Fatiha suresini okuyarak “daha önce böyle bir şey görmedim” demesi ve birden Kur'an'a ilgi duyması neyle açıklanabilirsin? Bir arayış içindeymiş Vatikan’dan Tel Aviv’e Hindistan’dan Tibet’e nerede bir din varsa gidip yerinde araştırma yapmış. Burada olan yukarıdaki ibrahim suresinin 4. ayetindeki anlatılan Allah’ın hidayet için çalışana karşılık vermesidir. Allah ülke ülke gezip doğruyu arayan daha doğrusu Kendisini arayan bir insana sadece Fatiha süresini okuyarak arayışına bir karşılık veriyor. Yerli veya yabancı ateistlerden duyduğum bir söz ver "ateizm tanrının olmadığını ispatlamaya çalışır" diyorlar. Böyle bir amacın yoksa ve Allah'ı görmemek gayretinde de değilsen Süleymaniye Vakfı gibi kuruluşların yaptığı çalışmaları, ortaya çıkardıkları yanlış anlamaları, hurafeleri görünce herkeste Kur'an'ın Allah'ın sözleri olduğu fikri oluşur. Daha önce düşünmediği şeyleri düşünmeye başlar. Kur'an' meallerinde yanlış tercümelerden, yanlış anlatımlardan, hurafelerden dolayı insanlar Kur'an'a mesafeli olduğu için anlamakta zorluk çekiyorlar. Bu örnekte olduğu gibi bu kitabın hitabında, içeriğinde başka yerde olmayan bir şeyler var. Bir arayışın, bir gayretin yoksa bir de üstüne “bunlar eskilerin masalları” diyorsan bunu anlayamazsın. Buna hemen itiraz etme biraz sabredersen “sonradan müslüman olanlar” bölümünde sonradan müslüman olan insanların hikayelerini anlattığı videolar var, göreceksin ki Avusturalya’lı, Kanada’lı veya dünyanın çeşitli yerlerinden sonradan müslüman olanlar da aynı şekilde bir arayış sonucu müslüman olmuşlar. Önemli olan Allah’ı aramak, gerçeği bulmaya çalışmak. Allah samimiyetine göre yardım edecektir.
Hoca o genci Hz İbrahim’e benzetmiş “sen ibrahim peygambere benziyorsun, gerçeği arıyorsun” diyor. Hz İbrahim Kur'an'da gerçeği aradığı ayetlerde halkın kendilerine aracı tanrı kabul ettikleri nesnelere bakıp “sizin iddianıza göre benim rabbim bu, ölyle mi” diyerek onları gerçeğe davet ediyor.
Enam
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)
74. Ve bir zaman İbrahim babası Âzer’e: “Sen birtakım putları ilâhlar mı ediniyorsun? Ben seni Ve kavmini apaçık bir dalâlet içinde görüyorum” demişti.
75. Bir zamanlar Biz İbrahim’e göklerin ve yeryüzünün melekûtunu/yönetimini gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerek inananlardan olsun.
76. Gece karanlığı bürüyünce bir yıldız gördü: “Rabbim buymuş ha!” dedi. Yıldız batıp kaybolunca: “Ben batanları sevmem” dedi.
77. Ardından Ay’ı doğarken görünce: “Rabbim buymuş ha!” dedi. Ay batıp kaybolunca: “Eğer Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapmış topluluktan olurdum” dedi.
78. Güneş’i doğarken görünce dedi ki: “Rabbim buymuş ha, bu daha büyükmüş!” O da batınca: “Ey kavmim!” dedi. “Şüphesiz ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”
79. ”Şüphesiz ben yüzümü, gökleri ve yeryüzünü yaratana/var edene çevirdim. İçtenlikle tek Allah’a inanan/Hanif (dürüst, doğru) birisi olarak! Ben müşriklerden değilim.”
80. Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: “Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Bana doğru yolu göstermiş iken! Ben ortak koştuğunuz şeylerden korkmuyorum. Rabbim izin vermedikçe bir şey yapamazlar! Rabbim bilgi yönünden her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?
81. Ben nasıl olur da ortak koştuğunuz şeylerden korkarım? Siz Allah’a, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri ortak koşmaktan korkmuyorken. Öyleyse, bu iki topluluktan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır? Eğer gerçeği biliyor iseniz!”
82. İman eden ve imanlarına zulüm (şirk) karıştırmayanlar var ya; işte onlar, güven onların(hakkı)dır. Doğru yolu bulanlar da onlardır.
Hocanın anlattığı genç de İbrahim peygamber gibi ülke ülke gezerek “sizin iddianıza göre gerçek din bu, öyle mi” diyerek gerçeği arıyormuş, Allah gerçeği arayan insanlara yardım ediyor, bazen burada olduğu gibi sadece fatihayı okuyarak, “daha fazla arama, gerçek bu kitapta, işte buldun” diye yardım etmiş oluyor. “Hayır öyle değil” ya da “kimse beni buna inandıramaz” diyebilirsin, bu senin tercihin oluyor ama bunları yaşamak senin de elinde, neyi tercih ettiğine bağlı.
Buna benzer olaylar duydum, dine yönelişi, arayışı olan bir insanın arkadaşları camiye gidince kendi de camiye gidip, beraber namaz kılınca ondan sonra beş vakit namaza başlayan insanlar duydum. Bunları yaşamayan bunların nasıl bir his, nasıl bir şey olduğunu anlayamaz.
Mesele bir arayış içinde olup üstüne peygamberin belgesini yani Kur'an'ı görmekte. O belgede ne yazıyor, bunu bir insan mı yazmış yoksa Allah’ın sözleri mi, bunu görmeden peygamberlik ve Kur'an hakkında ki şüphelerin gitmez. Peygamberin peygamberlik belgesi olan Kur'an'dan geçen bölümlerde bilimsel deliller gördün zaten Allah da Kur'an'da insanlara delillerini göstereceğini söylüyor;
Fussilet
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)
53. Evet, Biz ileride onlara delillerimizi gerek dış dünyada, gerek kendi öz varlıklarında göstereceğiz; ta ki Kur'ân'ın, Allah tarafından gelen gerçeğin ta kendisi olduğu onlar tarafından da iyice anlaşılacak. Rabbinin her şeye şahid olması yetmez mi?
Âyetlerin gösterilmesi başlıca şu iki şekilde açıklanır: 1. Kur'ân'ın dâvetinin kısa zamanda dünyada yayılması. 2. Allah'ın insanlara yeryüzünde ve gökte, Kendi varlığına ve birliğine dair delilleri göstermesi. Kur'ân'da bildirdiği birçok hakikatin insanların yaptıkları bilimsel keşiflerle iyice anlaşılarak, Kur'ân'ın Allah katından geldiğini anlamaları.
Dinin Anlaşılmamasında Hocalarmı Suçlu Yoksa Kur'an'ı anlamak İçin Çaba Göstermeyenler mi?
Videolarını gösterdiğim bu hocalar ayetlerde “gölgelerden” sıklıkla bahsedilmesi dikkatlerini çekmiş ve bunun bir anlamı olmalı diye düşünüp araştırma yapmaya başlamış ve astronom arkadaşlarıyla bir değerlendirme yapmışlar. Diyor ki “Kur'an'da bütün bilimler mevcuttur ama bulmak için konuyla ilgili bilim adamlarını bir araya getirip çalışma yapmak gerekiyor.”
Kur'an'ın Bize Kadar Değişmeden Geldiğinin Delili Kendisidir
Bir başka video yine hoca “Kur'an'ın değişmeden günümüze geldiğinin kanıtı kendisidir” diyor bir şartla herkesin Kur'an'ı kendi diliyle anlayarak okuması gerekiyor. Buradaki en büyük sorun kelimelerin anlamları kaydırılmış insanlar Kur'an'ı okuyunca tutarsızlık olduğunu zannediyor. Allah Dilediğini Saptırıp Dilediğini Doğru Yola Mı Getirir? bölümünde şae fiiline sonradan verilen anlamın yarattığı mantıksızlığı gördün, bunun gibi inanmayanların kalplerinin gözlerinin mühürlü olduğuna dair verilen anlamlar var, bunlar da ayetlerin düzgün tercüme edilmedğinden kaynaklanıyor. Bunu da bir sonraki bölümde görebilirsin. Bu yanlışları düzelttikten sonra bir de bilen insanların açıklamalarını dinleyince o zaman bu Kur'an'da tutarsızlık olmadığını çok rahat görebilirsin. Bir de bunun üstüne Allah’ın Kur'an'da ki ayetleriyle evrende, doğada, insan vücudundaki ayetlerin örtüştüğünü gördüğünde artık bir şüphen kalmaması gerekir. Evrendeki ayetlerin yani düzenin ve fizikte, biyolojide, tıptaki bilgilerin ayetlerle örtüştüğünü gördüğün an "bu kitabı bir insan yazamaz" kanaatine ulaşıyorsun. Tabi bunun için hem doğa için yazılan kitaplardan hem de düzgün tercüme edilmiş bir Kur'an'ı beraber okumak gerekir.