Vedd, Suvâ, Yeğus, Yeûk, Nesr Putları Kimdir?


Kur'an öyle müthiş bir kitap ki, kıyamete kadar yol gösterici ve insanların tavırlarını gösteriyor, müşriklerin tavırlarını mesela. Hz Nuh kavmini Allah’a ibadete, ortak koşmamaya davet ettiğinde, müşriklerin şu tavırlarına bak;

Nuh
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

1. Şüphesiz Biz Nuh’u, “Kendilerine acı bir azap yetişmeden önce, halkını uyar” diye kavmine gönderdik.

2. Dedi ki: “Ey kavmim! Ben, sizin için apaçık bir uyarıcıyım.

3. Allah’a kulluk edin, O’ndan sakının ve bana uyun ki;

4. günahlarınızı bağışlasın ve sizi, bir süreye kadar ertelesin. Allah’ın emri geldiği zaman, kesinlikle ertelenmez, ne olurdu bilmiş olsaydınız!”

5. Dedi ki: “Rabbim! Ben kavmimi gece-gündüz davet ettim.

6. Benim davetim ancak onların kaçışlarını artırdı.

7. Doğrusu ben onları, kendilerini affedip bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, giysilerine büründüler ve direndiler. Büyüklendikçe büyüklendiler!

8. Doğrusu ben onları açık açık çağırdım.

9. Sonra onlara, hem ilân ederek/açıktan söyledim/tebliğde bulundum, hem de herbirine ayrı ayrı söyledim.

10. ‘Rabbinizden bağışlanma dileyin; şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır’ dedim.

21. Nuh dedi ki: “Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları, kendisine kayıptan başka bir şey artırmayan bir kimseye uydular!

22. Ve çok büyük tuzaklar kurdular!

23. Dediler ki: “Sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Ve sakın bırakmayın; ne Vedd’i (aşk tanrısını), ne Suvâ’ı (nesli verdiği sanılan putları), ne Yeğus’u (yağmur tanrısını), ne Yeûk’u (kuvvet tanrısını) ve ne de Nesr’i (gök tanrısını).”

24. Onlar birçok kimseleri saptırdılar. Sen de zalimlere şaşkınlıktan başka bir şey artırma!”

25. Hatalarından dolayı boğuldular ve ateşe sokuldular. Allah’tan başka yardımcılar da bulamadılar.

Bu cümleyi yavaş yavaş oku. Nuh’un daveti karşısında, halkın büyüklük taslayanları, kendilerine tabi olanlara “Sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Ve sakın bırakmayın; ne Vedd’i (aşk tanrısını), ne Suvâ’ı (nesli verdiği sanılan putları), ne Yeğus’u (yağmur tanrısını), ne Yeûk’u (kuvvet tanrısını) vene de Nesr’i (gök tanrısını)” diyormuş. Bu tavır müşrik tavrı. Aynı tavrı bugün efendilerini şeyhlerini ilahlaştırmış insanlar, evliyalardan, kabirlerden aracılık yapmalarını bekleyenler sergiliyor. O gün söylem öyleydi bugün böyle; “Sakın efendi hazretlerinin söylediklerinden şüphelenmeyin, sakın efendi hazretlerinin yetiştirdiği alimlerin ilminden endişe etmeyin, sakın şeyhlerinizin eteğini bırakmayın, bırakırsanız yol uzun engellerle dolu, kaybolursunuz, Allah’ın rızasına eremezsiniz” Hatta devam edeyim “sakın direkt Allah’a dua etmeyin, direkt Allah’a bağlanan şeytana bağlanır, kabirleri aradan çıkarmayın, evliyaları, velileri terk etmeyin. Sıkıştığınız zaman besmele çekin Yetiş ya gavs, Yetiş ya imam rabbani” deyin hemen imdadınıza yetişirler. Cübbeli Ahmet böyle diyordu değil mi? Gördüğün üzere aynı tavır bugün hala devam edyor. Bunlara aracılığın şirk olduğunu gösteren ayetleri gösterdiklerinde, "o ayetler Mekke müşriklerine söylenmiş" diyorlar. Halbuki müşrik şirk işleyen demek. Kıyamete kadar müşrikler olacak. Nuh’un peygamberin döneminde Ved, Süva, Yeğus, Yeuk ve Nesr putlarını ilahlaştırmışlar bu gün şeyhleri, efendi hazretlerini, kabirlerde yatan insanları, İmam Rabbani, Abdülkadir Geylânî, Ebul hasan harakânî vb. Allah ile aramızda aracılık yapıyor diyorlar. Abdülaziz hocanın anlattığı ayetleri almayayım tekrar buraya. Bir insan “benim Allah katında bir kıymetim yok, hatırlı bir insan değilim, o yüzden hatırlı olan bu evliyalardan Rabbimle aramda aracılık yapmalarını istiyorum” dediği vakit, Allah’ın merhametinden, rahmetinden ümidini kesmiş ve sıfatlarının farkında değil demektir. Er-Rahman ismini düşünürsek, kafirlere, kendisine inanmayanlara hatta küfür edene bile bu dünyada bir çok nimet veriyor. Belki çoğu kafire inanlardan daha çok nimet, imkan veriyor olabilir. El-Vehhab karşılıksız nimetler, imkanlar veren. Er-Rezzak her varlığın rızkını veren. El-Mukît her yaratılmışın azığını ve gıdasını veren. Bu isimler dünyada sadece insana değil her şeyle ne kadar ilgilendiğini gösterir. Diğer yandan El-Mucîb duaları, istekleri kabul eden, El-Vedûd kullarını seven. Sevilmeye layık olan, El-Vekîl kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran, El-Veliyy seven, yardım eden, gerçek ve yegâne dost, yardımcı olan, kâinatın ve bütün mahlûkatın işlerini yürüten, sevk ve idare eden. Es-Samed hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci. İhtiyaçları sıkıntıları gideren tek merci. İnsana bu kadar yakın bu isimler ne oluyor? Ne kadar güzel isimler değil mi? İnsan bu isimleri okuduğu zaman yalnız olmadığını görüyor. Bu isimleri bilip de hala “ben Allah katında bir şey ifade etmiyorum, evliyaları aracı yapıyorum ki Allah benim de yüzüme baksın” demek küfürdür, tam anlamı ile şirktir. Müslümanlığı ilime değil de efendi hazretlerine, şeyhlere endeksledin zaman olacağı budur.

Yukarıda sayılan Vedd, Suvâ, Yeğus, Yeûk, Nesr putları aslında geçmiş dönemde yaşamış insanlar olduğunu biliyor muydun tıpkı Abdilkadir Geylânî, imam Rabbani gibi. Bu insanlar Allah katında itibarlı olduğu ve çok sevildiği için zamanla putlaştırılmışlar. Bu konuda Mustafa İslamoğlu'nun çok güzel bir açıklaması var.

Vedd, Suvâ, Yeğus, Yeûk, Nesr Putları Kimdir?

Son sözleri çok önemli “Ey ümmeti Muhammed dikkat edin sevdiklerinizi zehirli sevmeyin sevginin en büyüğünü Allah’a ayırın, Allah’a ayırmanız gereken sevgiyi Allah’a ayırmazsanız, o sevgiyi başkasına ayırırsanız o sizi de zehirler, akideyi de zehirler, başkalarını da zehirler.”